2 Haziran 2015 Salı

Anti-Art Anti-Design

Anti-Art Anti-Design






Geleneksel sanat kavramlarına karşı çıkışı simgeleyen bir kavramdır.İlk Dadaistlerden Jacues Vachenin "sanat saçmadır" lafını etmesinden sonra gündeme gelmiştir.Sanatı yarasız olarak ortaya çıkmıştır. Ruha yakınlaşarak sanatsal kariyer fikrine sanatçının kültürel ya da doğa ayrıcalıklarına saldıran ,sanat çalışmalarının oluşmasında kullanılan teknik ve harcanan çabanın değerini küçümseyen ,hatta sanat çalışmalarının oluşmasında kullanılan teknik ve harcanan çabanın değerini küçümseyen bir görüştür. Dadacılık, gerçeküstücülük ve benzeri devrimci sanat akımlarınca benimsenmiş ve temelde içeriği aynı kalmakla birlikte , farklı anlamlarda kullanılmıştır. 1920'de Richard Hülsenbeck ile Raoul Hausmann'ın bir dada sergisinde sanatın öldüğünü ilan etmeleri; 1968'de sanatçının yaratıcı kişiliğine, kültürel birikimine ve doğal yeteneğine yöneltilen saldırılar ya da bir sanat yapıtının oluşturulmasında harcanan çabanın yersiz bulunması karşı-sanat kavramından kaynaklanır. Yaratıcılığın yalnızca sanatçıya özgü olmadığını ve herkeste bir yaratıcılık olduğunu savunan görüşler de bu bağlam içinde değerlendirilebilir. Marcel Duchamp'ın Mona Lisa'nın imgesi üzerine bir bıyık çizmesi, bir Vandal'ın bir resme zarar vermesi olarak değil tam tersine sanat olarak kabul gördü. Bu örnekte görüldüğü gibi, sanat kurumunun iyileştirici gücü sanatçılardan gelen saldırıların çoğunu, kısa bir sürede sanat içinde dönüştürmüştür: Bu Duchamp'ın 'hazır nesne'lerinin de kaderidir. Duchamp'ın hazır nesneleri, anti-art birer üretim olmalarına rağmen bir sanat tarzı olarak anlaşılmıştır. Sanat sabit ve değişmez bir kavram olmaktan çıktığından beri, yeni sanat, genellikle önce sanat olmayan (non-art) olarak kabul edilmiştir. Kültürel muhafazakârlık, bütün yeni sanat hareketlerini anti-art olarak kabul etme eğilimindedir: Çünkü yeni sanat, sanatın doğasıyla ilgili geleneksel varsayımları kaçınılmaz bir şekilde sorgulamaya başlar. Marjinal görsel kültürün bazı çeşitleri de anti-art olarak nitelendirilmiştir. Örneğin grafiti de Herbert Marcuse tarafından bu şekilde düşünülmüştü. Başlangıçta Vito Aconci'nin çalışmaları ve politik bir hareket olduğu için sitüasyonistler, anti-art olarak düşünüldü. Bad art en yaygın anti-art biçimidir. Anti-art, birçok durumda sanatın netliğine ilişkin bir felsefi yaklaşım olarak ortaya çıkmasına rağmen kimi örneklerde sanata karşı bir nefret olarak da vücut buldu: • "Ressamlardan ve şairlerden nefret ediyorum", I. George. • "Resimden ve şiirden nefret ediyorum. Hiçbiri iyi bir şey yapmadı", II. George. • "Gördüğüm şeyleri bana hatırlatmayan resimlerden nefret ediyorum", Lord Byron. Karşı Sanat: -Geleneksel sanat kavramlarına, -Geleneksel sanata, -Sanatçı kavramına, -Geleneksel sanatsal standartlara, -“Yüksek sanat” değerlendirmesine, -Sanat piyasasına, -Sanatta bireyciliğe, -Sanatta globalliğe, -Bir meslek olarak sanata, -Sanatın toplum üzerinde baskı kurmasına, -Sanat ile hayat arasındaki ayrıma karşı çıkar. Anti sanatçılar, sanat piyasasına karşı oldukları için, sanat eseri olarak satılamayacak ürünler verme yolunu seçer. Anti sanat zamanla sanat dünyası tarafından sanat olarak kabul gördü. Ama günümüzde de Duchamp’ın hazır objelerini sanat olarak kabul etmeyenler var. Bunlara ise anti-anti-sanatçılar deniyor. İlk anti sanat olarak kabul edilen Dadacılık, Avrupa çıkışlı bir akım olmasına ve 1916-1922 arasına tarihlenmiş olmasına rağmen, 1950’lerde ABD’de Neo Dada ile, 1960’lar ve sonrasında ise Happenings, Performans Sanatı ve Kavramsal Sanat ile etkileri çok uzun sürmüş bir akım/felsefedir. Zıtlıklar, çelişkiler, paradokslar ve ironiler, Dadacılarda sıkça rastlanan özelliklerdir. Neo Dadacı eserlerde modern malzemeler, popüler kişilerin fotoğrafları veya ikonları, çarpıcı çelişkiler yaratan düzenlemeler kullanıldı. Zaman zaman da bu işlere işitsel ögeler eklendi.Kolajlarda buluntu nesneler tercih edildi.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder